KARDEŞİMİN HİKAYESİ // ZÜLFÜ LİVANELİ

🌱KARDEŞİMİN HİKAYESİ // Zülfü Livaneli 


    Bir kitap için ne kadar güzel yorum yapılırsa Livaneli kitapları için o yorum her defasında kat ve kat artırılmalıdır. Nitekim Livaneli, o kadar kaliteli bir yazardır ki her kitabının şaşkınlıkla, hayretle ve araştırma gereği hissederek okuyorum. Beğenerek okuduğum kitaplarından biri de "Kardeşimin Hikayesi". Bu kitap gerçek ile hayalin, Ahmet ile Mehmet'in, merak ile boş vermenin kitabı. Kitap, Arzu adında güzel bir kadının öldürülmesi üzerine kitabın baş karakteri Ahmet'in yaşadığı köye gazeteci genç bir kızın gelmesi ile başlıyor. Başlangıçta kıskanç bir kocanın eşinin tavırlarından ve yaşadığı gizli aşklardan duyduğu öfke üzerine işlenmiş bir cinayet gibi duruyor her şey. Ancak kitabın içine girdikçe Arzu'nun ölümünden uzaklaşıyor, yeni dünyalara varıyorsunuz. Olayların tam doruğa ulaştığında uykusu gelen veya uyuyakalan gazeteci kızın uyanması ve yarım kalan hikayelerin tamamlanması için sayfa karşısında adeta ekstra bir çaba harcıyorsunuz. Livaneli'yi bu kadar sevilir kılan şeyin tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama şöyle bir gerçek olduğu da aşikar, her sayfayı farklı bir heyecan ve merakla çeviriyorsunuz ve her sayfada farklı bir hikayeye tanık oluyorsunuz. İşte "Kardeşimin Hikayesi" de böyle bir kitap. Benim en çok merak ettiğim şeylerden biri, kitap boyunca gazeteci kız şeklinde tabir edilen karakter oldu sanırım. Neden gazeteci kız, neden hiçbir zaman ismi söylenmedi kitapta ve neden sürekli istemediğini ifade ederken Ahmet'in evinde kalıyordu? Aslında gazeteci kızın Ahmet'in evinde kalması işime geldi. Bu hikayenin yarım kalması bende büyük bir eksiklik uyandıracaktı muhtemelen. Çoğu zaman Ahmet bir hikayeye başlasa da kız gitmese diye içimden geçirdiğim oldu. Kitap hakkında çok fazla şey söyleyebilirim ancak ipucu vererek kitabın heyecanını kaçırmaktan çekiniyorum açıkçası. Ahmet ile Mehmet İki kardeşler, iki farklı karakter, iki farklı hayatlar aslında. Bazen düşünüyorum, Ahmet mi olmak isterdim, yoksa Mehmet mi? Acaba Ahmet ve Mehmet, o kaza olmasaydı nasıl bir hayat yaşayacaktı? Belki de biz bu hikayelerin hiçbirini dinleyemeyecektik. Evet hikayeler güzel ve etkiliydi ancak hikayeleri dinlemek bir yana dursun kitabın sonuna kadar tahmin edemediğim katil, bir başarıdır aslında. Hem katili söyleyip hem de bu kadar iyi gizlemek de bir meziyettir. Kitabın sonuna doğru bir karar bölümü var. Burada hem katil hem olaylar açığa kavuşuyor. Eğer zihnim bana bir oyun oynamadıysa karar bölümünde Agatha Cristie esintileri hissettim. İnanın karar bölümünü, kalbimin atış hızı artarak okudum ve inanıyorum ki kitapta yer alan hikayeler arasında savrulan herkes aynı heyecanı yaşayacaktır. Söylemeden edemeyeceğim Mehmet'in aşık olduğu kızı görmeyi ne tasvirini zihnimde canlandırmayı çok istedim. Ancak ne kadar uğraştımsa da bunu başaramadım. Kah üzüldüm kah duygulandım kah öfkelendim. Ama en çok şaşırdım. Kitabı okuyacak herkese keyifli okumalar dilerim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAŞLANGIÇ